EDEBİYAT DERSİMİZ

Öğrencilerin edebiyat dersiyle ilgili kaynak ve sorulara ulaşabilmesini amaç edindik. Katkılarınızla zaman içinde zengin içerikli bir blog halini alacağımızı umuyorum.

19.01.2008

SEMBOLİZM (İMGECİLİK)

SEMBOLİZM
188O’li yıllardan sonra Fransa’da ortaya çıkan, realist ve naturalist görüşlere özellikle de Parnasizme tepki olarak doğan edebiyat akımına Sembolizm (simgecilik) denir.19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız toplumu çok büyük değişikliklere uğrar. Bilimsel gelişmeler, yeni buluşlar, makineleşme… insanı mutlu etmek şöyle dursun, büyük bunalımlara sürüklemiştir. Bu bunalımı 187O’te Fransızların Almanlar karşısında askeri bozguna uğraması daha da artırmıştır. Duygulu sanatçılar böyle bir ortamda ruh sarsıntıları geçirmişler, içlerine kapanmışlardır. Pozitivizmin ve determinizmin katı gerçekçiliğinden, duyguya ve hayale hiç yer vermemesinden şikayet edilen koşullarda Alman filozofu Schopenhauer’in “Dünya bir tasavvurdur, bir hayalden ibarettir.” temeline dayanan idealist felsefesi geçerlik, yaygınlık kazanmaya başlamıştır. Bu felsefe, Sembolizmin doğuşunda önemli bir etken olmuştur.Sembolizmin önünü açan ilk güçlü hareket, edebiyat alanındaki gelenekselliğe başkaldıran Dekadizm (çöküşçülük) hareketidir. Temsilciliğini Fransız şair Jues Laforque (1860-1887)’nin yaptığı Dekadizm, “toplumsal ve sanatsal düzenin dışına çıkmak, karamsarlığa, hayale, aşırı duyarlığa genişçe yer vermek isteyen bir anlayış” olarak tanımlanabilir. Dekadizm içinde yer alan bazı şairler, sonra Sembolizme kaymışlardır. Yani Sembolizm, aslında Dekadizmin bir uzantısından başka bir şey değildir.
Sembolizmin özellikleri:
1.
Sembolist şairlere göre “gerçek” olduğu gibi anlatılamaz; çünkü duyularımız bize dış dünyayı olduğu gibi değil, değiştirerek ulaştırırlar. (Sözgelimi, su dolu bardağın içine bırakılan düz bir çubuk, kırıkmış gibi görünür.) İnsanlar, bu yüzden dış dünyayı izlenimlerine göre anlatırlar.
2. Her sanatçının dış dünyadan edindiği izlenimler birbirinden farklıdır. Sembolist sanatçılar duyduklarını, iç dünyalarında hissettiklerini simgelerle anlatma yolunu benimserler. Anlatımda simgelere başvurmak, anlamın kapalı olması demektir.
3. Sanatçıların öznel düşünmeleri bakımından Sembolizmle Romantizm arasında benzerlik vardır. Sembolizmde şair duygularını simgelerle anlatma yolunu seçerken, Romantikler gerçekleri anlatırken duygusal davranmakla yetinmişlerdir. Bu açıdan bazı şairlerde hem romantik hem de sembolist özellikler görülür.
4. Sembolist şairler, şiirde mecazlı anlatımlara, benzetmelere, hayallere geniş yer vermişler; duyguların bir bütün oluşturduğu görüşünü savunmuşlar, duyulararası aktarmalara dayalı bir anlatım yolunu (acı yeşil, mor uğultu, tatlı hışırtı., vb) benimsemişlerdir.
5. Sembolist şairler dış dünyada gördüklerini değil, sezdiklerini yazmışlar; her şeyde olduğu gibi doğaya yönelik şiirlerinde de kapalılığı benimsemişlerdir.
6. Sararmış yapraklar, kızıl gün batırtılan, durgun göller, baygın kokulu çiçekler, ayışığı altındaki doğa, loş karanlıklar… sembolist şairlerin başlıca konuları olmuştur.
7. Sembolist şiirde “musiki” çok önemsenmiş; şiirde musiki, “öz ile biçim arasındaki uyum” olarak değerlendirilmiştir.
8. Sembolistlerin amacı dış dünya ile duyular arasındaki ilişkiyi sezdirmektir. Bu amaçla simgeler kullanılmış, zaman zaman simgeler de yeterli görülmeyince sözcüklere bambaşka anlamlar yüklenmiş, bu durum şiirde anlamca kapalılığı doğurmuştur. Sembolist şairlere göre iyi şiir,” herkesçe değişik’yorumlanabilen şiir” dir.
9. Sembolistler klasik nazım biçimlerini bırakmışlar; müstezat, sone, terza-rima biçimlerini kullanmışlardır. Onlar için şiirde kafiye de önemli değildir.
10. Sembolizmde dil, sembol ve mecazlarla yüklüdür. Anlatım, kapalıdır. Bu kapalılık eserleri anlaşılmaz hale getirmiştir. Sembolistlere göre “sanat, sanat için” olmalıdır.
11. Sembolizmde şiir ve tiyatro türleri gelişmiştir.
12. Sembolizmin müjdecisi, bu akımın ortayaçıkışından önce ölen Fransız şair Charles Baudelaire’dir. Akımın kuramını (teorisini) Mallerme ortaya koymuş, akımla ilgili ilk bildirgeyi ise Jean Moreas yayımlamıştır.
Sembolizmin Önemli Temsilcileri:
Charles Baudelaire - şiir
Stephane Mallerme - şiir
Paul Verlaine - şiirArthur Rimbaud - şiir
Paul Valery - şiir
Maunce Maeterlinck - tiyatro

Sembolizmin Türk Edebiyatındaki Temsilcileri:
Cenap Şehabettin - şiir
Ahmet Haşim - şiir

UYARI:
Ahmet Hamdı Tanpınar, Ahmet Muhip Dranas, Cahit Sıtkı Tarancı.. gibi şairlerde de yer yer sembolist akımdan etkilenmeler görülür. Bu akımın ortaya çıkışından önce, Divan şiirinde Şeyh Galip (1757-1799) in yazdığı kimi şiirlerin simgeciliğe uygun düştüğü söylenebilir.

Sembolist Şiirlerden Örnekler

İÇE KAPANIŞ
Derdim, yeter, sakin ol, dinlen biraz artık;
Akşam olsa diyordun, işte oldu akşam;
Siyah örtülere sardı şehri karanlık;
Kimine huzur iner gökten, kimine gam.
Bırak, şehrin iğrenç kalabalığı gitsin,
Yesin kamçısını hazzın sefil cümbüşte.
Toplasın acı meyvesini nedametin,
Sen gel, derdim, ver elini bana, gel şöyle.
Bak göğün balkonlarından, geçmişler seneler
Eski zaman esvaplarıyle eğilmişler
Hüzün yükseliyor, güler yüzle, sulardan
Seyret bir kemerde yorgun ölen güneşi
Ve uzun bir kefen gibi doğuyu saran
Geceyi dinle, yürüyen tatlı geceyi.
C. Baudelaire, (Çev. Sabahattin Eyüboğlu)
GÖK ÖYLE MAVİ
Gök öyle mavi, öyle durgun,
Damlar üzerinde!
Yeşil bir dal sallanadursun,
Damlar özerinde.Ürpertip gökyüzünü birden,
Bir çan tın tın eder
Bir kuştur şu ağaçta öten
Türküsünü söylerİşte hayat!
Aç gözünü gör,Bak ne kadar sade.
Her günkü sakin gürültüdür
Şehirden gelmekte.
Ey sen ki durmadan ağlarsın,
Döversin dizini,
Gel söyle bakalım ne yaptın,
N”ettin gençliğini?
Paul Verlaine, (Çev. Cahit Sıtkı Tarancı)
ŞİİR SANATI
Musiki, her şeyden önce musiki;
Onun için tekli mısradan şaşma.
Kıvrak olur, erir havada sanki;
Ağır aksak söyleyişe yanaşma.
Güzel sözler tül ardında görünsün
Gün ışığı titremeli şiirinde,
Ak yıldızlar maviliğe burunsun
Ilgıt ılgıt sonbahar göklerinde
Tut belâgati boğazından sustur,
El değmişken bir zahmete daha gir
Kafiyenin ağzına da bir gem vur
Bırakırsan neler yapmaz kim bilir?
Hep musiki biraz daha musiki
Havalanan bir şey olmalı mısra
Deli bir gönülden kalkıp gitmeli
Başka göklere, başka sevdalara
Paul Verlaine, (Çev. S. Eyüboğlu - M. C. Anday)

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi