TÜRK EDEBİYATININ DEVİRLERİ
1) İSLAMİYETTEN ÖNCEKİ TÜRK EDEBİYATI
a) Sözlü Edebiyat
b) Yazılı Edebiyat
2) İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI
a) Divan Edebiyatı
b) Halk Edebiyatı
* Anonim Türk Halk Edebiyatı
* Dini –Tasavvufi Türk Halk Edebiyatı
* Âşık Tarzı Türk Halk Edebiyatı
3 ) BATI TESİRİNDEKİ TÜRK EDEBİYATI
a. Tanzimat Edebiyatı
b. Servet-i Fünun Edebiyatı
c. Fecr-i Ati Edebiyatı
d. Milli Edebiyat
e. Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı
f. Beş Hececiler
g. Yedi Meşaleciler
h. Garipçiler( Birinci Yeniciler)
i. Maviciler
j. İkinci Yeniciler
k. Günümüz Türk Edebiyatı
1 ) İSLAMİYET ÖNCESİ TÜRK EDEBİYATI
Bilinmeyen bir tarihte başlamıştır. İslamiyet’in kabulüne kadar devam ede gelmiştir. Atlı- göçebe kültürünün izlerini taşımaktadır. Ölüm, yiğitlik, savaş, aşk konuları en çok işlenen konular olarak göze çarpmaktadır. İki koldan gelişmiştir.
a) SÖZLÜ EDEBİYAT
Şaman, kam baksı ozan adı verilen sanatçılar tarafından icra edilmiştir. Bu sanatçılar “kopuz”adı verilen bir saz aleti kullanırlardı. Doğuşu her ne kadar dini törenlere dayansa da zamanla din dışı konular da gelişmiştir.
* Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Aşk doğa ölüm konuları sık işlenmiştir.
* Anomin özellik taşımaktadır.
* Yarım kafiye kullanılmıştır.
* Koşuk, sav, sagu, destan başlıca ürünleri sayılır.
KOŞUK
Kopuz eşliğinde “sığır” denilen sürek avlarında söylenen lirik şiirlerdir. Günümüzdeki “koşma”ların ilk versiyonu sayılırlar. Kafiye şeması
“aaab,cccb,dddb”şeklindedir.
SAGU
Yuğ adı verilen ölü törenlerinde ölümün acısının hafifletmek amacıyla söylenen günümüz “ağıt”larının ilk versiyonuna denir. Hece ölçüsünün 7’li-8’li parçaları sıkça kullanılmıştır.
UYARI: Bilinen en eski sagu :“Alp er Tunga”sagusudur.
SAV
Atasözü demektir. Atasözlerimiz ilk defa “Divan-ı Lugati’t Türk”kitabında bir araya getirilmiştir.
DESTAN
Toplumu derinden etkileyen savaş, kıtlık, afet vb. olayların olağanüstülüklerle bezendirilerek anlatıldığı manzum (bazen nazım- nesir karışık)uzun hikâyelere denir.
Destanlar “Doğal-Yapay”olmak üzere ikiye ayrılır.
1) DOĞAL DESTANLAR
Gerçekte var olan herhangi bir olayın milletin dilinde yüzyıllar süren bir anlatımdan sonra bir ozan tarafından kaleme alınması sonucu oluşan destanlara denir.
Dünyadaki en önemli doğal destanlar
Kalevala ……………….. FİNLANDİYA
Mahabharata …………… HİNT
Ramayana …………… HİNT
Şant do Rölant………… FRANSIZ
Nibelungen……………… ALMAN
İgor ……………………… RUS
Beovful ……………….. İNGİLİZ
İliada ………………… YUNAN
Odyssa ………………. YUNAN
Şehname ………………İRAN
Gılgameş………………..SÜMER
Oğuz Kağan ……………TÜRK
Ergenekon ………………TÜRK
Manas …………………. KIRGIZ
2) YAPAY DESTANLAR
Herhangi bir olaydan yola çıkarak bir ozanın destan kurallarına riayet edip oluşturduğu şiirlere denir.
Yapay Destanlar:
Kaybolmuş Cennet ( Milton)
Kurtarılmış Kudüs ( Tasso)
İlahi Komedya (Dante)
Üç Şehitler Destanı ( F. Hüsnü Dağlarca)
Çanakkale Şehitlerine (M. Akif)
Kuva-i Milliye Destanı (Nazım Hikmet Ran)
TÜRK DESTANLARININ ÖZELLİKLERİ
* Çoğunlukla manzumdurlar (şiir şeklinde)
* Anonimdirler
* Oluştukları dönemlerin özelliklerini taşımaktadırlar.
* Olağanüstü özellikleri çokça bulunmaktadır.
* Çok sonra yazıya geçirilmişlerdir.
BAŞLICA TÜRK DESTANLARI
SAKA TÜRKLERİNİN DESTANLARI
* Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarıyla Alp Er Tunga’nın yiğitliklerinin anlatıldığı destanlardır.
* Şu Destanı: İskender ile Türkler arasındaki savaşların ve Hükümdar Şu’nun destanıdır.
HUN TÜRKLERİNİN DESTANLARI
* Oğuz Kağan Destanı: Hun Hükümdarı Mete’nin yiğitliklerini, ülkesini genişletip oğulları arasında nasıl bölüştürdüğünü anlatan destandır.
GÖKTÜRK DESTANI
* Bozkurt Destanı: Savaşta yaralanan bir Türk’ün, dişi bir kurt tarafından kurtarılmasını, korunmasını ve Türklerin sözü edilen kurtla bu Türk’ten çoğaldığı anlatılır.
* Ergenekon Destanı: Bir yenilgi sonunda Ergenekon’a çekilen Türklerin orada çoğalıp, bir demir dağı erittikten sonra öçlerini alışlarını anlatan destandır.
UYGUR TÜRKLERİNİN DESTANLARI
*Türeyiş Destanı: Uygur hakanının, üç kızını insanoğluyla evlendirmeyi uygun bulmayarak tanrıya, kızlarıyla evlenmesi ve Uygur Türklerinin bu evlenmeden çoğaldığı anlatılır.
* Göç Destanı: Türklerin, Kutsal taşı Çinlilere vermeleri üzerine, tanrı tarafından cezalandırılmaları kuraklığın başlaması nedeniyle de göç etmeleri anlatılır.
B ) YAZILI EDEBİYAT
Türklerin GÖKTÜRK alfabesini kullanmasıyla başlayan dönemdir. Daha eskilere ait maalesef herhangi bir eserimiz yoktur. Tarihi bilinen en eski yazıtımız(bir mezarda bulunmuş tahta bir tabak etrafındaki 22 işaretlik göktürk yazısı ) Çoyrıng (MÖ: 687–692)dır.
Tarihimizin ve dilimizin ilk en önemli edebi belgeleri Göktürk Yazıtlar(Orhun Kitabeleri)dir.
*Doğu Göktürklerine aittirler.
*720,732,735 yıllarında dikilmişlerdir.
*Vezir Tonyukuk, Bilge Kağan, Kültigin adına dikilmişlerdir.
*Yollug Tigin adlı bir yazara yazdırmıştır.
*Öz Türkçe ile yazılmıştır.
Hakanlar Göktürkleri nasıl birleştirdiklerini, devleti nasıl idare ettiklerini, gelecek kuşakların ne yapmalarını anlatan bir nutuk (söylev)tur.
* Aslında birer mezar taşı olarak tasarlanmışlardır.
* Taşların üç tarafı Göktürk alfabesiyle bir tarafı da Çince yazılmıştır.
* Eserler şu an MOĞALİSTAN sınırları içindedir.
* 1900’ lü yılların başında Strahlanberk tarafından bulunmuş, Danimarkalı Thamson tarafından okunmuşlardır.
Yenisey-Kırgız mezar taşlarını da bu döneme ait kabul etmek gerekir.
Uygurlara ait Turfan yazıtları da yazılı dönem örneklerindendir.
2. ) İSLAMİYETİN KABULÜNDEN SONRAKİ TÜRK EDEBİYATI
TÜRK HALK EDEBİYATI
* İslamiyet’ten günümüze kadar kesintisiz gelen bir edebiyattır.
* Halk içinde yetişmiş ozanları icra ettiği bir edebiyattır.
* Temelinde sözlü bir gelenek vardır.
* Dili sadedir.
* Dörtlük ve yarım kafiye esaslıdır.
* Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Halkın dertlerini, sevinçlerini, her türlü duygularını işlemektedir.
* Bu edebiyatı genellikle “aşık”adı verilen sazlarıyla yazdıklarını besteleyip köy köy dolaşan ozanlar icra etmiştir.
* Koşma, destan, semai, varsağı, mani, ağıt, türkü, bilmece, atasözü, devriye, şathiye, ilahi, deme gibi çeşitli nazım şekilleri vardır.
* Kendi arasında : “Âşık Anonim, ,Dini-Tasavvufi olmak üzere 3’e ayrılır.
A) ÂŞIK TARZI TÜRK HALK EDEBİYATI
* İslamiyet'ten önce başlamıştır.
* Eskiden “kam,baksı” adı verilen ozonlara bu dönemde “AŞIK”adı verilmiştir.
* Âşıklar şiirlerini bağlama adı verilen sazlarla köy köy dolaşıp söylemiştir.
* Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Dili sadedir.
* Nazım birimi dörtlüktür, yarım kafiye kullanılmıştır.
* Son dörtlükte şairin mahlası(adı) kullanılır.
* Şairler şiirlerini “CÖNK” adı verilen defterde toplarlardı.
* Aşk, ölüm, gurbet, ayrılık konuları sıklıkla ilenmiştir.
* Coşkulu, lirik bir söylenişi vardır.
* Koşma, mani, türkü, semai, varsağı destan gibi biçimleri mevcuttur.
* 17. yüzyıldan sonra divan edebiyatından etkilenmeye başlamıştır.
B) ANONİM TARZI TÜRK HALK EDEBİYATI
* Halkın ortak ürünüdür.
* Yüzyıllar süren gelişim gösterir.
* Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Halkın yaşamından otaya çıkmıştır.
* Sözlü ürünlerdir, çok sonraları birileri tarafından yazıya geçirilmişlerdir.
* Türkü, destan, masal, ninni, bilmece, mani, halk hikâyeleri gibi nazım şekilleri vardır.
DİVAN EDEBİYATI
İslamiyet’in kabulünden sonra Türkler yaşamın her alanında Araplardan, Farslardan etkilenmişlerdir. Bu etkileşimin en belirgin olduğu alanların başında edebiyat göze çarpmaktadır.
* 13. yy dan dan itibaren şair ve yazarlar Fars- Arap etkisine girmeye başlamıştır.
* Divan edebiyatı Hoca Dehhani'yle başlar; Şeyh Galip'le sona erdiği kabul edilir.
* Şairler şiirlerini “DİVAN” adını verdikleri bir kitapta topladıkları için bu edebiyatına “Divan Edebiyatı” denilmiştir.
* Ayrıca “klasik-eski –zümre edebiyatı” da denilir
* Bu edebiyatın özünde dinde tasavvuf vardır.
* Dil çoğunlukla halkın anlayacağı tarzda değildir.
* Dil Arapaça, Türkçe, Farsça karışımı yapay bir dildir.
* Arap ve Fars edebiyatı örnek alınmıştır.
* Saraydan destek gördüğü için “saray edebiyatı” da denilmiştir
* Ölçü olarak “aruz ölçüsü” kullanılmış.
* Çoğunlukla aşk, şarap, kadın, övgü, din, ahlak, tasavvuf konuları işlenmiştir
* Kafiye hem göz hem de kulak için anlayışı hakimdir.
* Zengin ve tam kafiye sıklıkla kullanılmıştır.
* Divan dışında beş mesnevinin toplandığı kitaba “hamse” denilir.
* Nazım biçimleri “beyitle” yazılanlar: Gazel, kaside, mesnevi,
* “bentlerle”yazılanlar:rubai, tuyuğ,şarkı,terkib-i bent,terci-i bent,murabba gibi isim alır.
* Söz ve anlam sanatlarına sıkça başvurulur.
* Soyuttur ve gerçek hayattan uzak hayal dünyası içinde bir edebiyattır.
* Mazmun (kalıplaşmış söz ) kullanımı çok yaygındır.
* Şarkı ve tuyuğ Türklerin Arap ve İran edebiyatını taklit etmeden bu edebiyata kattıkları yeni nazım şekilleridir.
* Nedim'le birlikte Halk edebiyatına doğru bir yöneliş başlar.
3. BATI ETKİSİNDE GELİŞEN TÜRK EDEBİYATI
TANZİMAT EDEBİYATI
* Tanzimat Fermanının ilanından sonra bu edebiyatın tohumları serpilmeye başlamıştır.
* Batılı tarzda ilk eserler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
* Hak, adalet, özgürlük, vatan kelimeleri b u dönemde ilk defa kullanılmaya başlanmıştır.
* Tanzimat edebiyatı kendi arasında ikiye ayrılır.(Birinci-ikinci dönem)
* Yazı dilini halkın anlayacağı dile yakınlaştırmaya çalışmışlardır.
* Tiyatroyu halkı aydınlatma aracı olarak görmüşlerdir.
* Toplumcu bir çizgi tutmaya çalışmışlardır.
* Divan edebiyatındaki “bölüm güzelliğine” karşın “konu bütünlüğüne, güzelliğine” önem vermişlerdir.
* Tanzimat birinci dönem sanatçıları(Şinasi, N. Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat) ikinci dönem sanatçılarına göre daha halkçı olmuşlardır.
BİRİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATI
* Divan edebiyatını eleştirmelerine rağmen onun etkisinden kurtulamamışlardır.
* Vatan millet, hak adalet, özgürlük gibi kavramlar ilk defa bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
* Batılı anlamda ilk esereler bu dönemde verilmeye başlanmıştır.
* Toplumu bilinçlendirmek için edebiyatı bir araç olarak görmüşlerdir.
* Dilin sadeleşmesi gerektiğini söylemişler ancak pek başarılı olamamışlardır bu konuda.
* Roman, modern hikâye, tiyatro, gazete, eleştiri, anı bu dönemde kullanılmaya başlanmıştır.
* Bu dönemin sanatçıları aynı zamanda devlet adamı sıfatı da taşıyorlardı.
* Klasizim(Şinasi, A.Vefik Paşa) romantizm (N. Kemal, A. Mithat) den etkilenmişlerdir.
İKİNCİ DÖNEM TANZİMAT EDEBİYATININ ÖZELLİKLERİ
* Bireysel konulara dönülmüştür.
* Sanat, sanat içindir, görüşü benimsenmiştir.
* Dil oldukça ağırlaştırılmıştır.
* Tiyatro eserleri oynanmak için değil okunmak için yazılmıştır.
* Realizm ve natüralizm baskın akımlar olarak göze çarpar.
SERVET-İ FUNUN EDEBİYATI (1896–1901)
EDEBİYATI CEDİDE (YENİ EDEBİYAT)
* Recaizade’nin önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret’in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır.
* Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit, Celal Şahin, Ali Ekrem, Halit Ziya’nı katılımıyla genişler.
* Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler.
* Fransız edebiyatına aşırı bağlı kaldılar.
* Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece T. Fikret “Şermin” adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.)
* Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar.
* Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar.
* Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir.
* Batı’dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri ithal edilmiştir.
* Roman dalında Halit Ziya oldukça başarılı eserler vermiştir.
* Şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
FECR-İ ATİ DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATI( 1908–1911)
* Servet-i Funun’un dergisinin kapanmasından sonra II. Meşrutiyet’in ilanıyla ortaya çıkan özgür ortamda her hangi bir edebi topluluk yoktu. Bu değerlendirmek için bir araya gelen Tahsin Nihat, Faik Ali, Emin Bülent, Ahmet Haşim, Fazıl Ahmet, Refik Halit, Yakup Kadri, Cemil Süleyman gibi birkaç şair ve yazarın oluşturduğu topluluktur.
* Türk edebiyatında ilk kez bildiri (BEYANNAME) yayınlayan edebi topluluktur.
* Yetenekli sanatçıların bir araya getirilmesi gerektiği bildirildi.
* Batının eserleri Türkçeye çevrilecek.
* “Sanat şahsi ve muhteremdir” ilkesi savunulmuş.
* Şiirlerde aşk doğa ve kişisel konular işlenmiştir.
* Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
* Fransız sembolistlerden etkilenmiştir.
* Çok fazla bir etki bırakmadan dağılmışlardır.
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ
MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİNİN GENEL ÖZELLİKLERİ
* Osmanlıcılık fikrinin iflasından sonra artık Türkçülük akımı yükselen değer olmaya başlamıştır.
* 1911’da Selanik’te çıkarılmaya başlanan “Genç Kalem”Dergisi etrafında bir araya gelen Ömer Seyfettin, Ali Canip Yöntem, Ziya Gökalp gibi aydınlar Milli Edebiyatın oluşumunu başlatmışlardır.
* Daha sonra İstanbul’da Türk Derneği, Türk Yurdu, Türk Ocağı dergileri yayınlanmıştır.
* Milli Edebiyatının genel özellik olarak;
* Dil sade olmalıdır.
* Dildeki yabancı kelimeler atılmalı; ancak Türkçeye yerleşmiş kelimeler Türkçe gibi kullanılmaya devam edilmelidir.
* İstanbul Türkçesi esas kabul edilmelidir.
* Şiirde hece ölçüsü kullanılmalı.
* Edebiyat toplumun hizmetinde olmalı.
* Milletin dertleri, sevinçleri esas alınmalı.
* Roman ve hikâye teknik açıdan kuvvetlenmiştir.
CUMHURİYET DÖNEMİ
CUMHURİYET DÖNEMİ TÜRK EDEBİYATININ GENEL ÖZELLİKLERİ (1923–1940)
* Aruz ölçüsü bırakılmıştır. Serbest ölçü ve hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Dilde sadeleşme hareketi başarıya ulaşmış ve İstanbul Türkçesi esas alınmaya başlanmıştır.
* Edebiyatımız İstanbul aydınlarının tekelinden kurtulmaya başlanmıştır. Anadolu’dan aydın yetişmeye başlamıştır.
* Romanda ve hikâyede halk gerçekleri tamamen yerleşmiştir.
* Uluslar arası düzeyde sanatçı yetişmiştir.
* Tiyatro ve deneme alanında büyük gelişmeler gösterilmiştir.
* Bu dönemden itibaren farklı edebi topluluklar ortaya çıkmaya başlamıştır.
BEŞ HECECİLER
* Hecenin beş şairi adıyla da anılan bu sanatçılar milli edebiyat akımından etkilenmiş ve şiirlerinde hece veznini kullanmışlardır.
* Şiirde sade ve özentisiz olmayı ve süsten uzak olmayı tercih etmişlerdir.
* Beş hececiler şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele döneminde başlamışlardır.
* Beş hececiler ilk şiirlerinde aruz veznini kullanmışlar daha sonra heceye geçmişlerdir.
* Şiirde memleket sevgisi, yurdun güzellikleri, kahramanlıklar ve yiğitlik gibi temaları işlemişlerdir.
* Hece vezni ile serbest müstezat yazmayı da denediler.
* Mısra kümelerinde dörtlük esasına bağlı kalmadılar yeni yeni biçimler aradılar.
* Nesir cümlesini şiire aktardılar ve düzyazıdaki söz dizimini şiirlerde de görülmesi beş hececiler de çok rastlanan bir özelliktir.
* Beş hececiler şu sanatçılardan oluşmuştur: Faruk Nafiz Çamlıbel, Yusuf Ziya Ortaç,Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy,Orhan Seyfi Orhon (Kısaca FEHYO diye ezberleyebilirsiniz)
YEDİ MEŞALECİLER
* 1928’de kurulmuştur.
* Heceyi geliştirmek amacıyla ortaya çıkmıştır.
* “Canlılık, samimiyet ve daima yenilik” sloganıyla hareket etmişlerdir.
* Varlaine, Mallerma gibi Fransız şairleri örnek almışlardır.
* Anadolu’yu yurtseverlik anlayışıyla anlatmayı düşünmüşlerdir; ancak pek başarılı olamamışlardır.
* Bunlar: Sabri Esat Siyavuşgil, Ziya Osman Saba, Yaşar Nabi Nayır, Muammer Lütfi, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret, Kenan Hulusi Koray.
GARİPÇİLER ( I. YENİCİLER )
* Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının belki de bütün Türk edebiyatının en farklı gurubu olarak edebiyat tarihinde yer almışlardır.
* 1940 yılına kadar gelen bütün şiir anlayışına karşı çıkan Orhan Veli, Oktay Rıfat Horozcu, Melih Cevdet Anday ortaklaşa “Garip” dergisini çıkarıp bu akımı başlatmışlardır.
* Şiirde ölçü ve kafiye gereksizdir.
* Şiir fikirleri aşılamak işin kullanılmamalı.
* Şiirde anlam düz verilmeli.
* Her konu şiire girebilmeli
* Her insan şiirin konusu olabilmeli.
* Şiirde söz ustalığı, laf cambazlığına gerek yoktur.
* Şiirde önemli olan bütün güzelliğidir.
MAVİCİLER
* Atilla İlhan’ın 1955–1956 yıllarında çıkardığı derginin adı olan “MAVİ” nin etrafında toplanan Orhan Duru, Ferit Edgü gibi sanatçıları oluşturduğu guruptur.
* Garip akımına tepki olarak çıkmıştır.
* Şiirin basit olamayacağını zengin benzetmeli, içli, derin olması gerektiğini savunmuşlardır
İKİNCİ YENİCİLER
* 1950’lerde “Garip” akımına tepki olarak çıkmıştır.
* Şiirin düşürüldüğü basitliğe son vermek amacıyla ortaya çıkmıştır.
* Cemal Süreyya, İlhan Berk, Edip Cansever, Turgut Uyar, Ece Ayhan, Ülkü Tamer, Sezai KARAKOÇ bu akımın öncüleridir.
* Sözcüklerin anlamı değil söylenişi önemlidir.
* Her şey insanla başlar insanla biter.
* Şiirin kendine göre bir dili olmalı.* Şiir diğer edebi türlerden kesin çizgilerle ayrılmalı.
* Önemli olan kelimelerin anlamları değil, şairin ona yüklediği anlamlardır.
GÜNÜMÜZ TÜRK EDEBİYATI
* Bireyci bir temel üstüne kurulmuştur.
* Yakın tarihle ilgilenme ağırlıklıdır.
* Bireyin izlenimlerinin ardından sosyal olayların gösterilmesi esastır.
* Mizah ve şiir iç içedir.
* Anadolu İstanbul'un gölgesinde kalınarak edebiyatta yer almıştır.
EDEBİYAT DERSİMİZ
Öğrencilerin edebiyat dersiyle ilgili kaynak ve sorulara ulaşabilmesini amaç edindik. Katkılarınızla zaman içinde zengin içerikli bir blog halini alacağımızı umuyorum.
- 10. SINIFLAR DLA YAZILI SORULARI (12)
- 10. SINIFLAR TE YAZILI SORULARI (9)
- 100 TEMEL ESER (1)
- 11. SINIFLAR DLA YAZILI SORULARI (9)
- 11. SINIFLAR TE YAZILI SORULARI (7)
- 12. SINIFLAR DİL VE ANLATIM (1)
- 12. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI (2)
- ANADOLU DIŞI İLK İSLAMİ ESERLER (4)
- ANADOLU NOTLARI- REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1)
- ANLATIM BOZUKLUKLARI (1)
- CÜMLEDE ANLAM (1)
- EDEBİ AKIMLAR (15)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ (1)
- EDEBİYATIMIZDA İLKLER (1)
- EN ÇOK OKUNAN KİTAPLAR (1)
- İMLA KURALLARI (1)
- KASİDE (2)
- NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ (1)
- NAZIM ŞEKİLLERİNE ÖRNEKLER (7)
- NOKTALAMA İMLERİ (1)
- ROMAN ÖYKÜ İNCELEME (1)
- RUBAİLER (1)
- SERVET-İ FÜNUN ROMAN VE HİKAYECİLİĞİ (1)
- SES OLAYLARI (1)
- SORUMLULUK SINAVI (4)
- SÖZ SANATLARI (2)
- SÖZCÜK TÜRLERİ (8)
- SÖZCÜKTE ANLAM (1)
- ŞİİR - ABDURRAHİM KARAKOÇ (1)
- ŞİİR - ADNAN YÜCAL (1)
- ŞİİR - AHMET ARİF (5)
- ŞİİR - AHMET HAMDİ TANPINAR (1)
- ŞİİR - AHMET KUTSİ TECER (2)
- ŞİİR - AHMET MUHİP DIRANAS (2)
- ŞİİR - CAHİT SITKI TARANCI (2)
- ŞİİR - CAN YÜCEL (2)
- ŞİİR BİLGİSİ (1)
- ŞİİRLER - ARİF NİHAT ASYA (1)
- ŞİİRLER - BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1)
- ŞİİRLER - BEHÇET NECATİGİL (1)
- ŞİİRLER - CAHİT KÜLEBİ (3)
- ŞİİRLER - ATİLLA İLHAN (4)
- ŞİİRLER - CAHİT SITKI TARANCI (4)
- ŞİİRLER - CEMAL SÜREYYA (3)
- ŞİİRLER - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (2)
- ŞİİRLER - MELİH CE3VDET ANDAY (2)
- ŞİİRLER - NAZIM HİKMET (8)
- ŞİİRLER - NECİP FAZIL KISAKÜREK (2)
- ŞİİRLER - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN (1)
- ŞİİRLER - YAHYA KEMAL BEYATLI (3)
- ŞİİRLER - YILMAZ ERDOĞAN (1)
- ŞİİRLER - ZİYA OSMAN SABA (1)
- TERİMLER (3)
- TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ (1)
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder