CÜMLE BİLGİSİ
Cümle: Sözcüklerin yan yana gelerek bir duyguyu, bir düşünceyi, bir isteği, bir işi, kısacası bir yargıyı tam olarak anlatabilir duruma gelmiş biçimine cümle denir.
Burada, cümlenin anlam yönü ele alınıp öznellik, nesnellik, karşılaştırma... gibi anlamlar ifade eden cümleler üzerinde durulacaktır.
ÖZNEL ANLATIM
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişen, doğruluğu tartışılan düşüncelerin anlatıldığı yargılara öznel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da öznel anlatım denir. Bu cümlelerde (yargılarda) bence ifadesi vardır.
*İzmir,tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir şehrimizdir.*Şair söyleyiş güzelliğiyle türkü tadında bir şiir sunuyor bize.*Konferansa katılanların saçma sapan fikirleri beni iyice sıkmıştı.*Yazar,sürükleyici anlatımı ve ilginç betimlemeleriyle okuyucuyu olayın içinde yaşatıyor.*Çatık kaşları,yaralı yüzüyle insanı ürküten bir havası vardı.
NESNEL ANLATIM
Doğruluğu ya da yanlışlığı kişiden kişiye değişmeyen, deney ve gözleme dayanan tarafsız yargılara nesnel yargı denir. Bu yargıların kullanıldığı anlatıma da nesnel anlatım denir. Nesnel yargılarda duygu ve izlenimlere yer verilmez.
*Filmde olaylar küçük bir kasabada geçiyor.*Eser dört bölüm halinde sinemaya uyarlanmış.*Turizm gelirleri geçen yıla oranla yüzde 5’lik bir artış göstermiştir.*Aruz ölçüsüyle yazılan şiirde nazım birimi dörtlüktür.*Dört perdede oluşan bu oyunda yazar,aile bireyleri arasındaki sorunları anlatır.
KOŞULA (ŞARTA) BAĞLILIK
Bir olayın, durumun gerçekleşmesi için daha önceden olması gereken başka bir durumun varlığına “koşulluk” denir. Bu tip cümle anlamlarında “hangi şartla?” sorusunu temel cümleye sorduğumuzda gerçekleşmesi gereken koşulu bulabiliriz.
*Sanatçı yapıtında toplumu anlatırsa ölümsüzleşir*Akşam baban gelsin , alışverişe çıkarız.*Müzik dinleyebilirsin ama sesini fazla açmayacaksın.*Akşama geri vermek üzere bu kitabı alabilirsin.*Bizim buralara yağmur yağdıkça her yer toprak kokardı.*Her güneş doğduğunda beni hatırla.
NEDEN-SONUÇ İLİŞKİSİ
Bu tür cümlelerde, yargılardan biri, diğerinin gerçekleşmesine neden olmaktadır. Bir de eylemin hangi gerekçeyle yapıldığını bildiren cümleler de neden sonuç ilişkisi vardır. Bu tip yargıları bulmak için yükleme “niçin” sorusu sorulabilir.
“Salıncağın ipi kopunca çocuk yere düştü.” Cümlesinde “Çocuğun yere düşmesini”nin nedeni “Salıncağın ipinin kopması”na bağlanmıştır.
*Sınavda heyecanlandığı için bazı soruları yapamadı.*Bakımsızlıktan ev harabeye dönmüştü.*Matbaanın bulunmasıyla okuma yazma oranı arttı.*Aşırı sıcaklar can kaybına yol açtı.*Yoğun kar yağışı nedeniyle yollar trafiğe kapatıldı.*Hediye almadım diye bana darılmış.
AMAÇ-SONUÇ İLİŞKİSİ
Öznenin işi, hareketi gerçekleştirme amacı ve sonucu cümle içinde verilir.
*Borçlarından kurtulmak için evini satmış.*Ailesini görmeye Almanya’ ya gitmiş. *Başbakan, ticari anlaşmalar yapmak üzere yurtdışına çıkıyor.*Bu ,bizi birbirimize düşürmek maksadıyla söylenmiş bir sözdür.*Şair, şiirinde herkes anlayabilsin diye yalın bir dil kullanmış.*Yazar,eleştirmene şirin görünmek maksadıyla iki yüzlü davranıyor.
DOĞRUDAN ANLATIMLI CÜMLELER
Herhangi bir konuda bir kişinin görüş ve düşünceleri hiçbir değişikliğe uğratılmadan verilir.Bu cümle genellikle tırnak içinde gösterilir.
*Çiçero’nun “Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır.”sözü çok hoşuma gider.*Kadın,arkadaşının kulağına eğilerek: “Birazdan kalkalım mı?”diye fısıldadı.*Bu konuda atalarımız: “Cesurun bakışı,korkağın kılıcından keskindir.”der.*Deskartes’in: “Düşünüyorum öyleyse varım.”sözü çok ünlüdür.
DOLAYLI ANLATIMLI CÜMLELER
Bir kişinin sözünün söylendiği biçimde değil de,bazı değişiklikler yapılarak aktarıldığı cümlelerdir.
*Onunla bir daha konuşmayacağını söyledi.*Bernard Shaw,düşünmenin ruhun kendisiyle konuşması olduğunu söylerdi.*Doktor,babama ilaçları mutlaka içmesi gerektiğini tembih etti.*Yazar,sanatçı olunabilmek için çok çalışılması gerektiğini vurguladı.
ÜSLUP VE İÇERİK(KONU)CÜMLESİ
Yazarın yapıtında neyi anlattığı konuya (içerik)girer.Bu konuyu işlerken kullandığı sözcükler ve cümleler de usluba girer.
*Yazar yapıtında 1.Dünya Savaşı yıllarındaki insanların çektiği acıları gözler önüne serer.(Konu)*Betimlemelerde sıfatlara sıkça yer veren sanatçı cümleleri uzun tutmuştur.(Uslup)*Romanda,Batı’nın yaşam tarzına özenen bir ailenin yavaş yavaş çöküşü anlatılır.(Konu)*Şairin,şiirlerinde oldukça az kullanılan sözcüklere ve deyimlere yer vermesi dikkati çeker.(Uslup)
AŞAMALI DURUM BİLDİREN CÜMLELER
Bir olayın,durumun olumlu ya da olumsuz yönde giderek değiştiğini anlatan cümlelerdir.
*Kadın,her geçen gün biraz daha kötüleşiyor.*Havalar gittikçe soğuyor.*Bu çocuğun günden güne huyu değişiyor.*Ülkemiz her geçen yıl biraz daha büyüyen ekonomisiyle gelecekte gelişmiş ülkeler seviyesine çıkacaktır.
KİNAYELİ ANLATIMLI CÜMLE
Bir gerçeği ortaya koymak amacıyla sözü imalı olarak tam karşıtı gelecek biçimde kullanmaktır.
*Okulunu ne kadar çok sevdiğin yirmi gün devamsızlık yapmandan belli.*Eşinin gözündeki morluktan onu ne kadar çok sevdiğin anlaşılıyor.
ATASÖZÜ
Çok önceleri söylenmiş olup dilden dile, nesilden nesile geçerek günümüze kadar gelmiş, öğüt bildiren, atalarımızın hayat tecrübelerini yansıtan ve milletin ortak malı haline gelmiş olan sözlerdir.
Atasözlerin Özelliklerini Şöylece Özetleyebiliriz:
1. Atasözleri halkın ortak malıdır. Söyleyeni belli değildir.
2. Kalıplaşmış sözlerdir. Sözcüklerin sırası değiştirilemez. Bir sözcüğün yerine başka bir sözcük konulamaz.
3. Kısa ve özlü sözlerdir. Hep insanları ilgilendiren sözlerdir.
4. Atasözlerinde geçen sözcükler genellikle gerçek anlamları dışında kullanılmıştır. (Kaz gelen yerden tavuk esirgenmez.) Kimi atasözlerinde geçen sözcükler ise gerçek anlamlarıyla kullanılmıştır. (Son pişmanlık fayda vermez)
Sorularda çoğunlukla atasözlerinin anlamları üzerinde durulur.
ÖZDEYİŞ (VECİZE)
Özdeyişler, ünlü kişilerin , devlet adamlarının, sanatçıların söylemiş oldukları kısa fakat anlamca zengin olan sözlerdir.
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” (Atatürk)
“Kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar.” (Hz.Mevlana)
DEYİM
Bazen bir olay veya durumu ifade etmek için, o olay veya durumu birebir karşılayacak kelimeler kullanmayız da; çağrışım yaptıracak söz grupları kullanırız. Bunu da ifademize sanat ve akıcılık kazandırmak için yaparız. Örneğin: Bir insanın telaşlı olduğunu anlatmak için “telaşlıdır” demeyiz de “Etekleri tutuşmuş” ifadesini kullanırız , ama herkes bu kişinin telaşlı olduğunu anlar.
Deyimlerin Özellikleri:
1. Deyimler en az iki kelimeden oluşur. (Kalp kırmak)
2. Birden fazla kelimeden oluşan, hatta cümle halinde olan deyimler de vardır. (Taşı gediğine koymak) (Atı alan Üsküdar’ı geçti.)
3. Deyimleri oluşturan sözcükleri çoğu zaman gerçek (sözlük) anlamlarından uzaklaşarak mecazlı bir anlatım kazanırlar. (İşler böyle giderse hapı yutarız.) Ama şunu da unutmamalıyız; bazı deyimler sözlük anlamlarıyla da uzak yakın bir ilişki taşırlar. (Etekleri zil çalmak.) Etekleri tutuşmuş birinin halini göz önünde canlandıralım. Telaş içindedir değil mi?
4. Deyimler genellikle iş, oluş, hareket yani bir fiili bildirirler ve fiil gibi çekimlenebilirler. (Kalbimi kırıyorsun ama) (Çocuğun kalbini kırdık anlaşılan) (Kimsenin kalbini kırmamalısın oğul.)
DİKKAT: Deyimlerle ilgili soruları çözebilmek için deyimlerin ifade ettikleri anlamları bilmemiz gerekir. Bu nedenle bazı atasözü ve deyimleri gözden geçirmek gerekir.
TANIMLAMA
Herhangi bir şeyin ne olduğunu anlatan “Bu nedir?” sorusuna cevap verebilen cümlelere “tanım cümlesi” diyoruz. “Kitap, size istediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” Cümlesinde “kitap nedir?” dediğimizde “İstediğiniz zaman ders vermeye hazır bir öğretmendir.” cevabını alabiliriz.
ÖN YARGI (PEEŞİN HÜKÜM)
Bir olay veya kişiyle ilgili değişik sebeplerden dolayı önceden edindiğimiz olumlu veya olumsuz yargılardır. Kısaca özetlersek ön yargı, sonuçla ilgili önceden karar vermektir. (Bu takım bu sene kesin şampiyon olacak)
ÖNERİ (Tavsİye)
Bir konudaki eksikliğin giderilmesi için teklif getirmeye “öneri” adı veriyoruz. “Hikayede olayların yeri ve zamanı iyi tahlil edilip, yazıya aktarılmalıdır. “ cümlesi bir öneri cümlesidir.
VARSAYIM
Bir durumun sonucunun ne olduğunu bilmeden onu kendimize göre bir sonuca bağlamaya “varsayım” diyoruz. “Diyelim ki bu yıl sınavı kazandın.”, “Varsayalım ki aniden çıkageldi.” Cümleleri varsayım cümleleridir.
KARŞILAŞTIRMA
Aralarında anlamca ilgi (ilişki) olan iki kavramı benzerlik ya da zıtlık yönünden kıyaslamadır. “Sütten beyaz dişleri var.” Cümledeki dişlerin beyazlığı, sütün beyazlığıyla karşılaştırılmıştır.
*Sinema da tiyatro gibi görsel bir sanattır.*Doğu Anadolu’nun kışı Akdeniz Bölgesi’ne göre daha çetin geçer.*Yahya Kemal de Necip Fazıl da şiirlerinde ölüm temasına çok yer vermiştir.*Bu yılki ürün geçen yıla nazaran daha bereketliydi.*Sanatçı,diğer çağdaşlarına göre daha sade bir dil kullanmıştır.*Ressam bu yapıtında ise diğerlerine göre daha canlı renkleri kullanmıştır.
BİRLİKTELİK (Beraberlik) İLGİSİ İÇEREN YARGILAR
Bu ilgi, çeşitli edat ve bağlaçlarla (ile, ve...) sağlanır. “Tatile ailemle gittik.”
DİĞER ANLAM İLGİLERİ İÇERİN YARGILAR (İstek, karŞILIKLI Yapma, BEĞENME vb.)
*Onunla iki yıldır haberleşemiyorum. (Karşılıklı yapma)
*Akşam gelin de çay içelim. (İstek)
*Elmaları kardeş payı yaptık. (Eşitlik)
*Bak şimdi resimlerin daha güzel olmuş. (Beğenme)
*Düğün yapmışsın da bana haber vermemişsin. (Sitem)
*Hava bulutlu yağmur yağabilir. (İhtimal)
*Biz öylelerini çok gördük. (Küçümseme)
*Dünyalar kadar işim var. (Abartma)
*Tam içeri girerken güleceği tuttu. (Beklenmezlik)
YORUM
Özneldir. Olay veya durumu bir görüşe göre değerlendirmedir. “Şairin çok severek okunulan kitap türü hikayedir” cümlesinde “bence” ifadesi vardır. Bun için öznel bir yargı yapılmıştır. Kısaca olay veya durum kişiye göre değerlendirilmiştir.
ÜSLÛP
Sanatçının dili kullanma biçimi, anlatım şeklidir. Her sanatçının kendine göre bir üslûbu vardır. “Sanatçı, eserinde gerçekleri kısa, yalın cümlelerle dile getirmiştir.” Cümlesinde “dili kullanma biçimine” değinilmiştir.
DEĞERLENDİRME
Herhangi bir durumun iyi ya da kötü yönlerini ortaya koymadır. Nesnel bir yargı söz konusudur. “Sanatçı, şiirlerinde yabancı sözcüklere bolca yer vermiştir.” Cümlesinde nesnel bir yargı söz konusudur.
AYNI YA DA YAKIN ANLAMLI CÜMLELER
Bu konu başlığımızla ilgili olarak, bize sorulan sorularda farklı sayıdaki cümlelerin ifade ettiği, içerdiği anlamın benzeri veya hemen hemen aynısı istenir. “Yüreğim ağzıma geldi.” Cümlesiyle “Çok korktum” cümlesi aynı anlama gelir.
Sevgi sadakatle taçlaşmadıkça ömrü kızgın çöllerdeki bir damla yaş kadardır.Sadakatin olmadığı bir sevgi uzun ömürlü olamaz.
Kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez.(Andre Gide)ayatında riskleri göze alamayan insan başarılı olamaz.
Eğer bir insan hangi limana yelken açtığını bilmiyorsa, hiçbir rüzgar işine yaramaz.Belirli bir hedefi olmayan insan, hangi olanaklara sahip olursa olsun başarılı olamaz.
Yaşamak, karanlık geceye rağmen, buğulanmış pencere camına güneşi çizebilmektir.(Anonim)En zor anlarda bile umudunu kaybetmeyen insan gerçekten yaşıyor demektir.
Yaşam içinde siyah da bulunan bir gökkuşağıdır.Yaşam tüm güzelliklerinin yanında olumsuzlukları da barındırır.
CÜMLE OLUŞTURMA
A)Karışık Olarak Verilen Sözcüklerle Cümle Kurm
Bu tür sorularda bir cümleyi oluşturan sözcükler karışık olarak verilir. Daha sonra bu sözcüklerle anlamlı veya kurallı bir cümle oluşturulması istenir, veya sözcüğün sırası sorulur.
DİKKAT: Bu tip sorularda ilk işimiz; önce yüklemi bularak cümlenin sonuna getirmek sonra da sırasıyla öznenin bulunması ve tümleçlerin önem ve görevlerine göre cümlede uygun yerlere konmasıdır.
B) Karışık Olarak Verilen Cümle Parçacıklarının Sıraya Konması
Bu tür sorularda cümleyi oluşturan tamlamalar ya da cümlecikler karışık halde verilir. Bizden istenen bu parçacıkları anlamlı ve kurallı bir cümle durumuna getirmektir. Şıklardan hareket ederek, yargı bildiren kelime grubunu sona yerleştirip sıralama yapabiliriz.
C) Eksik Cümlenin Tamamlanması
Bu konuyla ilgili sorularda, boş bırakılan yerlerin cümlenin anlamı ve yapısına göre uygun kelimelerle tamamlanması istenmektedir. Böyle sorularda yapacağımız ilk iş, seçeneklerdeki sözcüklerin, cümledeki boşlukları en anlamlı ve kurallı şekilde tamamlanmasına dikkat etmektir. Bunun için de cümlede boş bırakılan yerlere söz dizimi kuralına uygunluk gösteren sözcükler konulmalıdır. Kelimelerin çekim durumlarına, tamlamaları parçalamamaya, kelimenin anlam özelliğine dikkat edilmelidir ki cümle en anlamlı ve kurallı bir yapı kazansın.
CÜMLE BİLGİSİ
A. YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER.
1. Fiil Cümlesi
2. İsim Cümlesi
B. ÖĞELERİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
1. Kurallı (Düz) Cümle
2. Devrik Cümle
C. ANLAM YÖNÜNDEN CÜMLELER
1. Olumlu Cümle
2. Olumsuz Cümle
3. Soru Cümlesi
4. Emir Cümlesi
5. Ünlem Cümlesi
6. Şart Cümlesi
7. İstek Cümlesi
Sonuç
D. YAPI BAKIMINDAN CÜMLELER
1. Basit Cümle2. Birleşik Cümle
a. Girişik Birleşik Cümle
b. İç İçe Birleşik Cümle
c. İlgi Cümlesi
d. Şartlı Birleşik Cümle3. Sıralı Cümleler 4. Bağlı Cümle
a) “ki”li Bağlı Cümleler
b) Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar
Sonuç
A. YÜKLEMİN TÜRÜNE GÖRE CÜMLELER
Bir cümlenin yüklemi ya çekimli bir fiil ya da ek-fiille çekimlenmiş bir isi olabilir. Buna göre yüklemin türü bakımından cümleler ikiye ayrılır:
1. Fiil Cümlesi
Yüklemi çekimli bir fiil olan cümlelerdir. Bu fiil şahıs ve kip eki alarak çekimlenir.Türkçede (başka dillerde de) fiil cümlesi isim cümlesinden daha çok kullanılır.
Annem dün sessizce odama girdi. Beni yine, yorgun gözlerimin önünden hiç ayrılmayan, bir gün bile elimden düşmeyen, parmaklarımın arasında ezilip büzülen kitabımın karşısında okumaktan gözlerimin feri kaçmış, düşünmekten alnımı kırışmış gördü. En ziyade düşman olduğu bu cansız arkadaşıma kinli bir nazar attıktan sonra bir iskemle çekti, karşıma oturdu, bol bir nefes aldı. Belli ki mühim bir şey, çok düşünülen ve az söylenen endişelerden, aile üzüntülerinden birini bana açmak istiyordu. Bunu ben onun bir iğne izi kadar ince iki gölge ile, belirsizce çatılan kaşlarından anlamıştım, hatta bu keşfimde o kadar ileri gittim ki, bana, artık bu sefer katî bir tarzda, izdivaç meselesini açacağına bile hükmettim. İzdivaç meselesi... Hakikaten de hiç yanılmamıştım. "Kızım!" diye resmî, ciddî, yüksekten, kalın bir ses perdesiyle başladı, bir çok defalar dinlediğim fikirleri, sebepleri, delilleri, mukayeseleri kendine mahsus muntazam bir mantık zincirine bağlayarak, sakin, heyecansız ve soğukkanlı, söyledi, söyledi, son hükmünü de verdi:-Sen ilkbahara kadar, mutlaka evleneceksin! (P. Safa, Gençliğimiz)
2. İsim Cümlesi
Yüklemi isim soylu bir kelime olup, ek-fiilin zamanlarından biri ile çekimlenmiş olan cümlelerdir.
Uzun bir yolculuktan sonra İncesu’daydık.Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.İçinde kaybolup gittiğini sandığı bu kalabalık şehirde bir tek tanıdığı bile yoktu. Ama şimdi sevgili öğrencileri, vefalı arkadaşları, dostları var.
Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,
·İsim cümleleri genellikle iki unsurdan, özne ve yüklemden meydana gelir.
İnsan, üç beş damla kan, ırmak, üç beş damla su
Bir hayata çattık ki hayata kurmuş pusu ,
Mehmet Emin Yurdakul, Cenge Giderken
Ben bir Türk'üm; dinim, cinsim uludur;
Sinem, özüm ateş ile doludur.
İnsan olan vatanının kuludur.
Türk evladı evde durmaz giderim.
Bu topraklar ecdadımın ocağı;
Evim, köyüm hep bu yerin bucağı;
İşte vatan, işte Tanrı kucağı.
Ata yurdun, evlât bozmaz, giderim.
Tanrım şahit, duracağım sözümde;
Milletimin sevgileri özümde;
Vatanımdan başka şey yok gözümde.
Yâr yatağın düşman almaz, giderim.
İsim cümlelerinde zarf ve bulunma ekli yer tamlayıcıları da kullanılır.
Anadolu’da dağların ve köylerin sonsuz bir biteviyeliği var.
Geyik, dağdan dağa atlarken güzel.
Bu sabah hava berrak.
Bahar geleli kargalar sınırsız bir neşe içinde.
· İsim cümlelerinde nesneyle yaklaşma ve uzaklaşma ekli yer tamlayıcıcı az kullanılır.
Türk halkı bağımsızlığını, Ulu Önder’e ve onunla birlikte savaşanlara borçludur.
EK-FİİL
İsim soylu kelimelerin sonuna gelerek onların yüklem olmasını sağlayan, ek hâlindeki fiildir. “imek” fiilinin ek olarak kullanımıdır. Genellikle bitişik yazılır.
Şu üç kipe göre çekimlendiğinde yüklem olur.
1. Geniş zaman
İsim soylu kelimelere kişi ekleri getirilerek yapılır. Bunlar geniş zaman eklerinin yerini tutar. Üçüncü kişilere “-dİr” eki getirilir.
“insanım, insansın, insan(dır), insanız, insan
sınız, insan(dır)lar”
“yorgun değilim, yorgun değilsin, yorgun değil, yorgun değiliz, yorgun değilsiniz, yorgun değiller”
Ben bir küçük kelebeğim. Üstümüze doğan bir güneşsin sen. Her taraf bugün bir başka güzel(dir).
2. -di’li geçmiş zaman
Ek-fiilin bilinen geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların bilinen geçmişteki durumuna şahit olunduğunu gösterir.
“sevinçli idim, sevinçli idin, sevinçli idi, sevinçli idik, sevinçli idiniz, sevinçli idiler”
“sevinçli değildim, sevinçli değildin, sevinçli değildi, sevinçli değildik, sevinçli değildiniz, sevinçli değildiler (değillerdi)”
Bir güzelin hayranıydım. ‹hayranı i-di-m
Dün daha heyecanlıydın. ‹heyecanlı i-di-n
Merhametli biriydi. ‹biri i-di
3. -miş’li geçmiş zaman
Ek-fiilin bilinmeyen (öğrenilen) geçmiş zaman çekimi, kavramların ve varlıkların öğrenilen geçmişteki durumunun başkasından duyulduğunu anlatır.
“küçük imişim, küçük imişsin, küçük imiş, küçük imişiz, küçük imişsiniz, küçük imişler”“küçük değilmişim, küçük değilmişsin, küçük değilmiş, küçük değilmişiiz küçük değilmişsiniz küçük değilmişler (değillermiş)”
Suçlanan ben-miş-im. ‹ ben imişim
Meğer sen ne çalışkan-mış-sın. ‹ çalışkan imişsin
Adam yirmi yıldır evine hasret-miş. ‹ hasret imiş
Dikkat!
Ben iyi bir okurum. Ek-fiilin geniş zamanı
Hep iyi kitaplar okurum. Şahıs eki
Benim okurum anlayışlıdır. İlgi eki ve iyelik eki
B-ÖĞELERİNİN DİZİLİŞİNE GÖRE CÜMLELER
Türkçe cümle yapısında öğe dizilişi şöyledir:Özne + tümleçler + yüklem. Yüklem sonda bulunur. Ama meselâ şiirde yüklem cümlenin herhangi bir yerinde olabilir. Diğer öğelerin yeri önem sırasına göre değişebilir. Yüklemin cümle sonunda olup olmamasına göre cümleler ikiye ayrılır:
1. Kurallı (Düz) Cümle
Yüklemi sonda bulunan cümledir. Dilimizin söz dizim özelliğine göre asıl öğe sonda, yardımcı öğeler de başta bulunur.
Kapalıçarşı'da birkaç istikametten düdük sesleri gelmeye başladı. Bu, her akşam üzeri çarşı bekçilerinin verdiği bir işarettir ki, kapanma saatinin geldiğini ve dükkanını kapamaya geç kalanların acele etmesini ilân eder. O saatte Sahaflar Çarşısı tarafındaki büyük kapıdan içeri bir göz atmak korkunçtur. Çarşı, kimi kapanmış, kimi kapatılmaya uğraşılan iki sıra dükkanın çizdiği, karanlık ve nerede bittiği belirsiz bir dehliz halinde uzar. Ayrıca kepengi olmayan bazı vitrinli mağazaların camekânlarındaki eşya, bütün gün üzerine serpilen elektrik ziyasından ayrı düşünce, korkularından büzülürler ve camdan, çarşının tenhalaşmış yolunu görmemek için gözlerini yumarlar.
2. Devrik Cümle
Yüklemi sonda değil, herhangi bir yerinde bulunan cümlelerdir.
Görmüyor musun sana doğru geldiğini? Bendim dün gece evinizin önünden geçen.
Şiirde ve günlük konuşmalarda çok kullanılır.
Çok insan anlayamaz eski musikimizdenVe ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.
Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta,Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza, kanar, muttasıl kanar güller;Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta,Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
· Atasözleri de kafiye amaçlı devrik yapılabilir:
Gülme komşuna, gelir başına.
Sakla samanı, gelir zamanı.
Besle kargayı, oysun gözünü.
· Ünlem cümleleri de devrik olabilir.
Gel buraya!
Git başımdan!
C. ANLAM YÖNÜNDEN CÜMLELER
İşin, oluşun, hareketin, durumun, kılışın yüklemde nasıl anlatıldığına göre cümleler çeşitlere ayrılır.
Burada işin yapılıp yapılmadığı, durumun varlığı yokluğu, işin istenildiği ya da emredildiği, bildirildiği ya da sorulduğu önemlidir.
Cümlede anlatılan işin, oluşun, hareketin olup olmadığını veya sözü edilenin var olup olmadığını bildiren cümlelere haber cümlesi; bir isteği, dileği, emri, tasarıyı, şartı bildiren cümlelere de dilek cümlesi denir.
Bunlar da olumlu ve olumsuz olmak üzere ikiye ayrılır.
1. Olumlu Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapıldığını veya olduğunu; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunduğunu, var olduğunu, bahsedilen şekilde olduğunu bildiren cümlelerdir.
Bursa bu mevsimde soğuktur.
Yarın daha erken gelmelisin.
Bu binanın yerinde şeftali bahçesi vardı.
Vapur rıhtımdan kalkıp ta Marmara'ya doğru uzaklaşmaya başlayınca, yolcuyu geçirmeye gelenler, üzerlerinden ağır bir yük kalkmış gibi ferahladılar:"Çocukcağız Arabistan'da rahat eder."dediler, hayırlı bir iş yaptıklarına herkesi inandırmış olanların uydurma neşesiyle, fakat gönülleri isli, evlerine döndüler. Zaten babadan yetim kalan küçük Hasan, anası da ölünce uzak akrabaları ve konu komşunun yardımıyla halasının yanına, Filistin'in ücra bir kasabasına gönderiliyordu. Hasan vapurda eğlendi; gırıl gırıl işleyen vinçlere, üstleri yazılı cankurtaran simitlerine, kurutulacak çamaşırlar gibi iplere asılı sandallara, vardiya değiştirilirken çalınan kampanaya bakarak çok eğlendi. Beş yaşında idi; peltek, şirin konuşmalarıyla da güverte yolcularını epeyce eğlendirmişti.
2. Olumsuz Cümle
Fiil cümlesinde işin, oluşun yapılmadığını, yapılmayacağını veya olmadığını; isim cümlesinde ise sözü edilen kavramın bulunmadığını, var olmadığını, bahsedilen şekilde olmadığını bildiren cümlelerdir.
Fiil cümleleri, olumsuzluk ekiyle ve “ne.....ne” bağlacıyla; isim cümleleri de “yok, değil” kelimeleriyle, “ne....ne” bağlacıyla ve “-sİz” olumsuzluk ekiyle kurulur.
Yarın daha erken gelmemelisin.
Buraları daha önce hiç görmemiştim.
Ateşle oyun olmaz.
Bursa bu mevsimde soğuk değildir.
Bu binanın yerinde şeftali bahçesi yoktu.
Sokakta ne araba ne de insan var.
Ankara bugün hem elektriksiz hem susuz.
· Bazı cümleler yapı bakımından olumsuz olduğu hâlde anlamca olumlu olabilir.
·
Çocuklarının okumasını istemiyor değildi. İstiyordu.
Cezaya çarptırılanlar suçsuz değildiler. Suçluydular.
Yangından korkmayan yoktur.
Beni sevindiren onun iyi haberlerini almaktan başka bir şey değildi.
· Soru eki, olumsuz çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumlu cümle; olumlu çekimlenmiş bir fiille birlikte anlamca olumsuz cümle yapabilir:
Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? Bilirim.
Anlattıklarına inanmaz olur muyum? İnanırım.
Sen çağırırsında o gelmez mi? Gelir.
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Olmaz
İnsanları kendine inandırmak kolay mı? Kolay değil
Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? Yetmez.
O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı? Yaptırılmaz.
Yeşilden daha güzel renk olur mu? Olmaz.
· Bir cümle aynı anlamı verecek şekilde hem olumlu hem de olumsuz kullanılabilir:
Uygarlığın başlıca özelliği bilime dayanması ve bilimle beslenmek zorunda olmasıdır.
› Uygarlığın bilime dayanmaması ve bilimle beslenmemesi düşünülemez.
Diğer cümle türleri de şunlardır ki bu cümleler ya olumlu ya da olumsuz olacaklardır.
2. Soru Cümlesi
İçinde soru anlamı bulunan; bir konuda bilgi edinmek, şüpheleri gidermek ve düşünceleri onaylatmak için kurulan cümlelere soru cümlesi denir.
Cümlenin öğelerini bulmaya yönelik tüm soru kelimeleriyle soru cümleleri yapılabilir.
Elimdekinin ne olduğunu kim söyleyecek? Özne
Babası çocuğa ne getirmiş? Nesne
Yarın kimi göreceksiniz? Nesne
Ankara’ya ne zaman yerleştiniz? Zarf tüml.
Burayı nasıl buldunuz? Zarf tüml.
Daha sonra nereye gidecekler? Dolaylı tüml.
Cümlelerde soru anlamı soru sıfatları, soru zarfları, soru zamirleri, soru edatları, soru eki ve tonlama yoluyla sağlanır.
· “mİ” soru ekiyle:
Soru eki sadece yüklemin değil, diğer öğelerin ve unsurların da sorusunu hazırlar.
Son sözünüz bu mu anneciğim?
Alt mı üst mü?
Hiç mi anlatacak bir şeyin yok?
Tarlamı bana zorla mı sattıracaksınız?
Sular mı yandı, neden tunca benziyor mermer?
Acaba yanlış mı aklımda kaldı?
· Soru eki değişik anlamlar katabilir:
Beni biraz dinler misiniz? İstek, rica
Sessiz olabilir miyiz? Uyarı
Bu su da içilir mi? Beğenmeme
Bütün bunları ben mi söylemişim? İnkâr, kabullenmeme
· Soru eki her zaman cevap almaya yönelik değildir. Bazen cevap sorunun içinde de olabilir.
Senin ne kadar zorluğa katlandığını bilmez miyim? Bilirim.
Anlattıklarına inanmaz olur muyum? İnanırım.
Sen çağırırsında o gelmez mi? Gelir.
Mazisi yıkık milletin atisi olur mu? Olmaz
İnsanları kendine inandırmak kolay mı? Kolay değil
Bu kadar eşyayı almaya para mı yeter? Yetmez.
O küçücük çocuğa bu ağır işler yaptırılır mı? Yaptırılmaz.
Yeşilden daha güzel renk olur mu? Olmaz.
· Soru sıfatlarıyla:
Nasıl kitaplardan hoşlanırsın?
Kaç gün sonra geleceksin?
Eve giderken hangi otobüse bineceğiz?
Kaçıncı sınıfta okuyor?
Ne gün geleceğini söyledi mi?
Kaçar kişilik gruplar hâlinde gideceğiz?
Kaçta kaç hisse istersin?
Ne gün geleceksin?
Ne iş yapıyordunuz?
· Soru zarflarıyla
Neden coşkun suların sesi gittikçe dindi?
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
Bu sonbahar sabahının donuk ince rengini nasıl anlatabilirim?
Daha ne kadar bekleyeceğiz?
· Soru zamirleriyle:
Yanında ne getirdin?
Bunları sana kim anlattı?
Hangisi sizinle geldi?
Soruların kaçı cevaplandı?
Buraya nereden geldiniz?
Nereden gelip nereye gidiyoruz?
Burada kimi bekliyorsun?
Bu masa nedenyapılmış? (¦tahtadan)
Kimin yanında bozuk para var?
Bu da neyin nesi?
Bizim neyimiz eksik?
Nereden buldun bunu?
Kim attı bu resimleri?
Çocuklarını alıp buraya gelsen de neyle geçineceğiz biz ikimiz?
Ne var ne yok dünyada?
· Tonlama yoluyla
Bu mektup sana.
Bana mı? Kimden?
Evden olacak.
Evden? Ne münasebet! Evden mi?
4. Emir Cümlesi
Yüklemi emir kipiyle çekimlenmiş veya anlamca emir özelliği taşıyan cümlelerdir.
Fiilin yapılmasını emir biçiminde bildirir.
Oraya otur ve yerinden kalkma.
Bu raporu akşama kadar yetiştir.
On dakika sonra hazır ol!
Gürültü etme!
· Emir kipiyle çekimlenmediği hâlde anlamca emir ifade eden cümleler de vardır.
Bu yazıyı arşive götüreceksin!
Yarın herkes burada olmalı.
Burayı hemen boşaltalım!
· Bazen dilek, istek anlamları ve başka anlamlar da taşır.
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak temin etme
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal! İstek
Kahraman ırkıma bir gül... istek
Her şey gönlünüzce olsun dilek, dua.
Allah’ım bizi affet! Yakarma
Peki, öyle olsun. Razı olma
Zannetme ki bunları unuturum. Uyarma
Gayret edin; başaracaksınız. Teşvik
Hele bir kere sözümü dinlemesin... korkutma
Bizi arayan Selim olmasın? Olabilirlik
Şu adamın yaptıklarına bak. Şikâyet.
5. Ünlem Cümlesi
Sevgi, korku, şaşma, hayret, seslenme, coşkunluk, heyecan ve sitem ifade eden cümlelere ünlem cümlesi denir.
Ünlem cümleleri, ünlemlerle, bazı sıfatlarla, emir kipiyle, “ki” bağlacıyla, haykırmalarla ve ses tonuyla kurulur.
Yapma!
Öyle yorgunum ki!..
İşte şimdi yandık!..
Ne güzel tesadüf!
Hişt! Buraya gel!
Şşt! Sus bakayım!
Ee, yeter artık!
Ah, ne yaptım!
Hah, şimdi oldu!
Eyvah! Geç kaldım!
İmdat! Boğuluyorum!
Çok ilginç!
Ne kadar güzel!
Çabuk eve git!
Ne olur yardım et!
Çık dışarı!
· Ünlem ifade eden sözler her zaman cümle hâlinde değildir:
Ey Türk Gençliği!
Hemşehrilerim!
Tanrım!
Mehmet!
Ay, elim!
Hay Allah!
Vah zavallı!
Vay sersem!
Aman dikkat!
Komşular!
Babacığım!
Simitçi!
6. Şart Cümlesi
İçinde şart ve koşul anlamı bulunan cümlelere şart cümlesi denir. Şart cümlelerinin yüklemleri şart kipine göre çekimlenmiştir ve yardımcı cümle oluşturmuştur. Yani bir cümleyi şart çekimiyle bir yardımcı cümle yapabiliriz.
Eve geldiyse bizi beklesin.
Ankara’ya gidersen Kızılay’dan bana kaset al.
Beni arayan Dursun ise gelmediğimi söyleyin.
· “ise”, bazen istek anlamı katar; bu durumda yardımcı cümle ve şart cümlesi olmaz:
Kar yağsa da kartopu oynasak.
Önümüzdeki iki ayı bir geçirebilsek.
Onu bir bulsam..
· Cümlelerde şart anlamı bazı kelime ve eklerle de yapılabilir:
Kursa devam etti mi kazanır.
Büyüklerin yanında oturacaksın, ama konuşmadan.
Seni gördükçe onu hatırlıyorum.
Yarın geri vermek üzere alabilirsin.
7. İstek Cümlesi
Gerçekleşmesi mümkün olan veya olmayan dileği, arzuyu, isteği bildiren cümlelere istek cümlesi denir.
İstek cümlesi istek ve dilek-şart kipleriyle yapılır; bu kiplerle birlikte “bari, tek, n’olaydı, keşke” kelimeleri de kullanılabilir.
Çıkıp biraz dolaşalım.
Dirilip kalksa da yapılanları bir görse.
Bari doğru cevap verseydi.
Her yere gitmeye razıyım, tek onu bulayım.
N’olaydı bugünleri görmeyeydim.
Keşke deprem olmasaydı.
Bari insanlarımız dürüst olsaydı.
Sonuç
· Her cümle bu yedi cümle türünden en az birine dahildir.
· Bir kere bütün cümleler ya olumludur ya olumsuz.
Ah, bilsen biz senin ıstırabını ne iyi anlıyoruz! ›Ünlem, olumlu, istek
Biz ki her şeyi görür ve anlarız. ›Olumlu
Düşün, bir elbiseyle bir vücut arasındaki esrarlı rabıtayı düşün. ›Emir, olumlu
Vücudun sonsuz hareketleri içinde bize düşmeyen pay hangisidir? ›Olumlu, soru
Fakat o göz kimde vardır? ›Olumlu, soru
Kimsede... ›Eksiltili cümle
Yalnız bizde... ›Eksiltili cümle
Bize artık hikâyeni anlatma!... ›Ünlem, emir, olumsuz
Ne lüzum var? ›Anlamca olumsuz, soru
D. YAPI BAKIMINDAN CÜMLELER
1. Basit Cümle
2. Birleşik Cümle
a. Girişik Birleşik Cümle
b. İç İçe Birleşik Cümle
c. İlgi Cümlesi
d. Şartlı Birleşik Cümle
3. Sıralı Cümleler
4. Bağlı Cümle
1. “ki”li Bağlı Cümleler
3. Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar
Sonuç.
· Cümleler, bildirdikleri yargı sayısına ve öğelerin yüklemle olan ilişkisine göre çeşitlere ayrılırlar.
· Cümlede bir ya da birden fazla yargı vardır. Başka bir deyişle birden fazla cümle bir araya gelip bir cümleymiş gibi görünebilir.
Bir ceylan gibi ürktü. Tek yargı
Sevincinden ne yapacağını şaşırmıştı. İki yargı
Bu tür cümlelerde bazı öğeler ortak olduğu gibi öğelerin tamamı farklı da olabilir. Bu cümleler birbirlerine bazı bağlaçlar yardımıyla bağlanabildiği gibi anlam bakımından da bağlanabilirler.
Saatine baktı ve otobüsü kaçırdığını anladı.
· Cümleler yapı bakımından çeşitlere ayrılırken içlerindeki kelime sayısı değil yüklem, fiil veya yargı sayısı dikkate alınır.
Yapı bakımından cümleler; basit, birleşik, bağlı ve sıralı olmak üzere dörde ayrılır.
1. Basit Cümle
İçerisinde tek yargı, tek fiil, dolayısıyla isim veya fiil cinsinden tek yüklem bulunan cümledir.
Başka bir cümleye bağlanmaz, yani bağımsız bir cümledir. Tamamladığı ya da onu tamamlayan bir cümlecik yoktur.
Yarın akşam maç yapacaklar.
Zayıf kolları kirli tunç rengindeydi. Tekrar başını kaldırdı. Gökle denizin birleştiği dumandan çizgiye baktı.
Sıcak yaz aylarını geçirmek için deniz kenarlarına, kırlara tepelere kaçanlar, şimdi birer birer kışlıklarına dönüyorlar.
· Bazı dil bilimcilere göre içerisinde yüklemin dışında isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil bulunan cümleler de basit cümledir; bu kelimeler ve kelime grupları yargı bildirmezler.
Rüzgâr, denizin yüzünü pürüzlendirerek küçük savaşlar yaratıyordu.
Birden köşe başından, iki karayağız atın çektiği bir fayton peyda oldu.
2. Birleşik Cümle
Bir temel cümle ile onun anlamını tamamlayan en az bir yan cümlecikten meydana cümlelerdir.
Yani yapısında birden fazla cümle bulunduran cümlelerdir.
Temel cümleyle yan cümlenin bir araya geliş şekillerine göre birleşik cümleler çeşitlere ayrılır.
a. Girişik Birleşik Cümle
Bu tür cümlelerde yan cümlecik temel cümleciğin herhangi bir öğesi olabildiği gibi, bir öğenin parçası da olabilir.
Girişik birleşik cümleler, fiilimsilerle ve çekimli fiillerle kurulur.
Havaların ısınması / tatil düşkünlerini sevindirdi. Özne
Çadırları çalanlar / bulunamadı. Sözde özne
Evlerin ne zaman biteceğini / bilmiyoruz. Nesne
Yarın / bir tanıdığa / gideceğiz. Dolaylı tüml.
Babasını karşısında görünce / çok sevindi. Zarf tüml.
Havalar soğuduğundan / artık dışarı çıkmıyor. Edat tüml.
Ellerim takılırken / rüzgarların saçına
Asıldı arabamız bir dağın yamacına,
b. İç İçe Birleşik Cümle
Bir temel cümleyle, herhangi bir sebeple onun içinde kullanılan bir yardımcı cümleden oluşan cümlelerdir.
Yardımcı cümle de temel cümle gibi bağımsız bir cümle yapısındadır.
Asıl yargı sonda bulunur.
· Yardımcı cümle nesne olarak kullanılabilir. Alıntı hâlindedir.
Adam, / “Kartınız geçerli değil.” / demez mi?
Şark için “Ölümün sırrına sahiptir.” derler.
· Yardımcı cümlenin yüklemi “de, zannet-, san-, bil- gör-, görün-, farzet-, düşü-“ fiillerinin çekimli şekli olabilir.
“Seni göremedim diye bu bahar
İçimde bin türlü duygunun isyanı var.”
Yaşamak zevki nedir bilmez ölümden korkan
“Savaşı önce kendime karşı kazanmalıyım.” diye düşündü.
· Yardımcı cümle ana cümle içinde bir isim tamlamasının tamlayanı olarak bulunabilir.
Iraklardan bir dondurmacının “Vişnelim var, kaymaklım” nidası titreyerek dağılıyordu.
Artık “Ev alma komşu al.” atasözünün hükmünün kalmadığına inanıyorum.
· Yardımcı cümle edat grubu olabilir.
Gönül Anadolu’da Yunus Emre’nin “Taştın yine deli gönül / Sular gibi çağlar mısın” gibi mısralarıyla şahlanır.
c. İlgi Cümlesi
Temel cümlenin herhangi bir öğesi olan veya bir öğenin açıklayıcısı olan yan cümleciğin, bağlı bulunduğu veya açıkladığı öğeye “ki” bağlacıyla bağlanması sonucu ortaya çıkan cümleye ilgi cümlesi denir.
Bu cümlelerde ki atılarak yan cümleciğin hangi öğeye bağlı olduğu görülür.
Cümle dışı unsurlar konusunda anlatıldı.
Muhsin, / ki öğrencilerimizdendir, / böyle bir şey yapmaz.
Öğrencilerimizden olan Muhsin...
Dün gece, / ki oradaki son gecemizdi, / çok eğlendik.
Oradaki son gecemiz olan dün gece...
d. Şartlı Birleşik Cümle
Bir temel cümle ve onun şartı olan bir cümleden oluşan birleşik cümlelerdir.
Şart cümlesi tek başına yargı bildirmez; ana cümleyi zaman, şart, sebep ve benzetme yönlerinden tamamlar. Onun zarfı olarak kullanılır.
Hava güzel olursa / yarın pikniğe gideriz.
Çanakkale’yi de gezerdik, / vaktimiz olsaydı.
Cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun.
“Havaya bakarsam hava alırım
Toprağa bakarsam dua alırım
Topraktan ayrılsam nerde kalırım
Benim sadık yarim kara topraktır.”
Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.
· Bazı kalıplaşmış şart cümleleri özne veya nesne de olabilir.
Ne yapsa faydasız.
· İstek bildiren şart eki bağımsız cümle kurar. Ancak istek ifadesinde de yargının kuvvetli olmadığı sezilmektedir.
Bir gün çıkıp gelsen, vursan kapıma
Atılsan boynuma kollarını açarak
Otursan dizlerime yaramaz bakışlarla
Konuşsan yine öyle yarım yamalak. (YBB)
3. Sıralı Cümleler
Bağımsız cümlelerin, aralarındaki anlam ilgisinden dolayı virgülle veya noktalı virgülle birbiri ardına sıralanmasıyla oluşan cümleler topluluğudur.
En az iki cümleden oluşur.
“Yağız atlar kişnedi, / meşin kırbaç şakladı, /
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar, /
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...”
“Gök sarı, / toprak sarı, / çıplak ağaçlar sarı...
Arkada zincirlenen yüksek Toros dağları,”
“Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, /
Gökler bulutlanıyor, / rüzgar serinliyordu.”
Sarı çiçeğin saçları yolunmuş, kana bulanmıştı.
Bu, asırlardan beri böyle olagelmişti, asırlarca da böyle dürüp gidecekti.
Sıralı cümlelerin bütün öğeleri ayrı olabildiği gibi bazıları ortak da olabilir.
Otobüs her zamanki gibi yine geç geldi; / biz de derse geç kaldık.
Mart kapıdan baktırır; kazma kürek yaktırır. Özne ortak.
Mallarımızı önce çaldılar, sonra geri bize sattılar. Özne ve nesne ortak.
Merdivenleri kardeşin yıkasın, sen de sil. Nesne ortak.
İnatçı adama dil döküyor, sürekli yalvarıyordu. Özne ve dolaylı tüml.
4. Bağlı Cümle
Aralarındaki ilgiden dolayı birbirlerine bir bağlaçla bağlanan cümlelerdir.
Bağlaçlar cümle öğesi değildir.
İkiye ayrılır.
a) “ki”li Bağlı Cümleler
Farsça “ki” bağlacıyla birbirine bağlanan bağımsız cümlelerden oluşur.
Yardımcı cümle ana cümleyi genellikle nesne ve zarf göreviyle tamamlar.
Ana cümle başta, yardımcı cümle sonra bulunur. Bu sıralanış, Türkçe cümle yapısına aykırıdır.
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta.
“Gönlüm isterdi ki mazini dirilten sanat
Sana tarihini her lâhza hayal ettirsin.”
(Gönlüm, mazini dirilten sanatın sana tarihini her lâhza hayal ettirmesini isterdi.)
· Yardımcı cümlenin başta, ana cümlenin sonda kullanıldığı cümleler de vardır. Burada da yardımcı cümle zarf görevindedir.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi.
(Büyük olduğun için kanın tevhidi kurtarıyor.)
Kırk elli adım uzaklaşmıştı ki iki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işitti.
(İki iri kanadın havada çarpışmasından çıkan boğuk bir gürültü işittiğinde kırk elli adım uzaklaşmıştı.)
· Bu tür cümlelerde “ki” bazen düşebilir. Cümle, okuyanın, dinleyenin muhayyilesine bırakılır.
Darıldı diye o kadar korktum ki... (anlatamam)
Not: ”ki” edatının şüphe kattığı cümleler bağlı cümle değildir.
Düşler mi ki şu burcu burcu kokan havada
Renk mi ki üzerimde akaduran bu nehir?
b)Diğer Bağlaçlarla Kurulanlar
“ve, veya, ya da, da, fakat, ama, lâkin, hâlbuki, ne.....ne, meğer...” edatlarıyla birbirine bağlanan bağımsız cümleler topluluğudur.
Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Çocukluk günlerini hatırladı ve gözlerinde iki damla yaş belirdi.
Okumayı bilmiyor veya numara yapıyor.
“Ne doğan güne hükmim geçer
Ne hâlden anlayan bulunur.”
Bu ev güzel, temiz, her şeyi yerinde bir ev; / ama / Şinasi Bey'in istediği ev değil.
"Yatsam, acaba uyuyabilir miyim?" diye düşündü, yatıp da uyuyamamaktan korktu; / ama / korktuğu başına gelmedi. Sabaha kadar yattı, hem de uyudu.
Burnu biraz basıkça, / fakat / gözleri derin ve güzel; alnı küçük ve dar, / fakat / saçları altından bir duman gibi yumuşak ve seyyal; dişleri biraz eğri, / fakat / dudakları çilek gibi küçük, toplu ve yuvarlak... Güzel değilse bile çirkin hiç değil.
Onun bu sözlerinin samimî olduğuna hiç şüphe etmediler / ve / bir çocuk ruhu kadar temiz ruhundan gelen nutuklarını sessizce dinlediler.
Dün resim yapmadı / da / maça gitti.
Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde.
· Bağlı cümlelerin bir kısmında yüklemin kipi ve şahsı aynı, bir kısmında farklıdır.
Hava bulutlu ve durduğumuz tepe rüzgârlı idi.
Ayakkabılarını ayağına geçirdi ve kendini sokağa attı.
İstediğiniz evrakları getireceğim, fakat okuyabileceğinizi sanmıyorum.
Ben saatinde gelmiştim, ama o henüz ortalıkta yoktu.
· Unsurların biri veya birkaçı ortak olan bağlı cümleler de vardır.
Ya okumayı bilmiyor ya numara yapıyor.
Sonuç
Bir cümle, yapı bakımından basit, birleşik, bağlı, sıralı cümlelerden ancak birine dahil olabilir. Birleşik, bağlı ve sıralı cümleleri oluşturan cümleler de ayrı ayrı basit, birleşik, sıralı veya bağlı olabilir.
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum / ki / rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım ve hep bunları tefsir etmek isterdim.
Çeşidi: “ki”li bağlı cümle
Yardımcı cümle: basit:
Gündüzleri onların sesleriyle o kadar dolmuş olurdum
Ana cümle: bağlı:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım / ve / hep bunları tefsir etmek isterdim.
Ana cümleyi oluşturan cümlelerin her biri: basit:
rüyamda yahut uykumun içinde hâlâ bunları duyardım
hep bunları tefsir etmek isterdim.
Örnekler
Öğle yemeğinden sonra sinirlerim uyuştu, ufak bir uyku kestireyim diye kompartımanda uzandım.
Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana
Medeniyet öyle kuvvetli bir ışıktır ki ona bigâne olanları yakar, mahveder.
EDEBİYAT DERSİMİZ
Öğrencilerin edebiyat dersiyle ilgili kaynak ve sorulara ulaşabilmesini amaç edindik. Katkılarınızla zaman içinde zengin içerikli bir blog halini alacağımızı umuyorum.
- 10. SINIFLAR DLA YAZILI SORULARI (12)
- 10. SINIFLAR TE YAZILI SORULARI (9)
- 100 TEMEL ESER (1)
- 11. SINIFLAR DLA YAZILI SORULARI (9)
- 11. SINIFLAR TE YAZILI SORULARI (7)
- 12. SINIFLAR DİL VE ANLATIM (1)
- 12. SINIFLAR TÜRK EDEBİYATI (2)
- ANADOLU DIŞI İLK İSLAMİ ESERLER (4)
- ANADOLU NOTLARI- REŞAT NURİ GÜNTEKİN (1)
- ANLATIM BOZUKLUKLARI (1)
- CÜMLEDE ANLAM (1)
- EDEBİ AKIMLAR (15)
- EDEBİYAT SÖZLÜĞÜ (1)
- EDEBİYATIMIZDA İLKLER (1)
- EN ÇOK OKUNAN KİTAPLAR (1)
- İMLA KURALLARI (1)
- KASİDE (2)
- NAZIM ŞEKİLLERİ VE TÜRLERİ (1)
- NAZIM ŞEKİLLERİNE ÖRNEKLER (7)
- NOKTALAMA İMLERİ (1)
- ROMAN ÖYKÜ İNCELEME (1)
- RUBAİLER (1)
- SERVET-İ FÜNUN ROMAN VE HİKAYECİLİĞİ (1)
- SES OLAYLARI (1)
- SORUMLULUK SINAVI (4)
- SÖZ SANATLARI (2)
- SÖZCÜK TÜRLERİ (8)
- SÖZCÜKTE ANLAM (1)
- ŞİİR - ABDURRAHİM KARAKOÇ (1)
- ŞİİR - ADNAN YÜCAL (1)
- ŞİİR - AHMET ARİF (5)
- ŞİİR - AHMET HAMDİ TANPINAR (1)
- ŞİİR - AHMET KUTSİ TECER (2)
- ŞİİR - AHMET MUHİP DIRANAS (2)
- ŞİİR - CAHİT SITKI TARANCI (2)
- ŞİİR - CAN YÜCEL (2)
- ŞİİR BİLGİSİ (1)
- ŞİİRLER - ARİF NİHAT ASYA (1)
- ŞİİRLER - BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU (1)
- ŞİİRLER - BEHÇET NECATİGİL (1)
- ŞİİRLER - CAHİT KÜLEBİ (3)
- ŞİİRLER - ATİLLA İLHAN (4)
- ŞİİRLER - CAHİT SITKI TARANCI (4)
- ŞİİRLER - CEMAL SÜREYYA (3)
- ŞİİRLER - FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA (2)
- ŞİİRLER - MELİH CE3VDET ANDAY (2)
- ŞİİRLER - NAZIM HİKMET (8)
- ŞİİRLER - NECİP FAZIL KISAKÜREK (2)
- ŞİİRLER - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN (1)
- ŞİİRLER - YAHYA KEMAL BEYATLI (3)
- ŞİİRLER - YILMAZ ERDOĞAN (1)
- ŞİİRLER - ZİYA OSMAN SABA (1)
- TERİMLER (3)
- TÜRK EDEBİYATININ DÖNEMLERİ (1)
27.01.2008
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder